Âşık Remzâni

 

 

 

Hacı Bektaş Veli Dergâhı’nın İadesi Hakkında

 

Veliyettin Hürrem ULUSOY

Ağustos  2016

 

İkinci Mahmut döneminde Vaka’yi Hayriye” adı ile anılan ama sonu pek “hayırlı olmayan yani 1826 yılında Alevi- Bektaşi dergâhları yakılıp, yıkılmış ve kapatılmıştır. Temsilcileri katledilmiş, sürülmüş ve bir kısmı idam ile yargılanmış ve birçok Alevi Bektaşi dergâhının başına Nakşibendi ve diğer benzer tarikatların şeyhleri “türbedar” namı ile atanmıştır.

 

Bununla da yetinilmemiş tekke ve dergâhlarda oturanların durumlarını tahkik etmek ve hak edenlere şeri cezalar uygulamak için güvenilir ve dindar memurlar tayin edilmiştir. Bu doğrultuda Rumeli ve Anadolu’da bulunan tekke ve dergâhların vaziyetini kontrol etmek için Cebecibaşı Ali Ağa, Çerkeşli Mehmet Efendi, Pirlepeli Ahmet Bey ve Ali Bey görevlendirilmişti. Bu yıkım, tahribat ve kovuşturmaya maruz bırakılan dergâhlardan biri de Hacı Bektaş Veli Dergâhıdır.

 

Dergâh bir bütün olarak başta külliye olmak üzere Çilehane, Kuluçkaya, Minderkaya, Dedebağı, Balımevi, Bektaş Efendi Türbesi, Han Bağ, Bakı Bağ, Çayır Bağ, Ören Bağı, Şen Bağı, Baba Pınar, Bektaş Efendi Türbesi, Değirmen, İlicek (Çöl), Avkaya, vb., yerleri içermektedir. Bu dergâh bir bütün olarak Alevi toplumunun kült merkezidir ve asıl sahipleri Alevilerdir.

 

Yalnız, 1826 Alevi-Bektaşi kıyımından sonra 1834 yılında Hacı Bektaş Veli Dergâhı içine bir cami inşa edilir ve bu cami bir simge olarak hala dergâh içinde durmaktadır. Bu çelişkili durumu ifade ederken camiye karşı olduğumuz gibi bir algıya hiç kimse kapılmasın. Fakat dergâh bütünlüğü içinde bulunan caminin müze statüsü dışında tutulması ve ücretsiz olarak giriş ve çıkışların yapılması büyük bir çelişkidir. Keza aynı şekilde Alevilerin kült merkezi ve kutsal mekânı olan Hacı Bektaş Veli Dergâhı ibadete kapalı olması ve dergâh bütünlüğü içinde bulunan caminin ibadete açık olması çifte standartta açık bir örnektir. Bu çifte standarttı dile getirirken hiç kimsenin ibadethanesi ve ibadetine yönelik olumsuz bir talep olarak okunmamasını özellikle belirtmek isteriz.

 

Alevi toplumunun kült merkezi ve kutsal mekânı olan Hacı Bektaş Veli Dergâhı için ilkesel olarak, ivediyle yapılması gereken, dergâhın bir bütün olarak halen Vakıflar Genel Müdürlüğü’nün elinde bulunan mülkiyeti ile birlikte asıl sahipleri olan Alevilere verilmesidir. Bu hak dergâhın asıl sahiplerine teslim edilirken başta Mustafa Kemal Atatürk olmak üzere 1925 Tarihli Tekke ve Zaviyelerin Kapatılmasına İlişkin Kanun, Laiklik, Cumhuriyet’in temel değerleri, Devrim Kanunları asla ve katta tartışma konusu edilemez. Mülkiyet hukuku kesintiye uğramadığına göre Dergâh’ın iade işlemleri yapılırken 1826 yılında kıyım, kovuşturma, yıkım başlamadan hemen önceki kayıtların esas alınması daha doğru ve sağlıklı bir yöntem olacaktır. İlgili kayıt, bilgi, belge ve dokümanlarda şayet herhangi bir sorun ile karşılaşırsanız bizler bu hususta üzerimize düşen görevi ve gerekli desteği belgeleri ile birlikte sunmaya hazırız.

 

                                                          -  Makaleler  -